Hiç yaşadığınız şehre ait olmadığınızı
hissettiğiniz oldu mu?
Kaldırımdaki serçe,
dalındaki yaprak,
buzdolabındaki limon dahi
yabancı geldiği oldu mu?
Okuduğunuz kitabın
eski arkadaşlarınızın
hatta düşüncelerinizin dahi
bilmediğiniz dilde konuştuğu oldu mu?
Attığınız adımların
nereye götürdüğünü bilmeden
aştığınız insanların
yüzüne bile bakmadan
öylece yürüdüğünüz,
çalan şarkının sözlerine dikkat etmeden
sadece müziğin ritmine
kendinizi kaptırdığınız oldu mu?
Yıktığımda tüm bunları
verdi gökten Tanrı
bir parça cennet haritası.
İşaret etti Galikya'yı.
"Buradadır, ruhunun yansıması."
Sol yanımda sevdiğim kadının elleri,
sağ yanımda şiir dizeleri,
bir ayağım yeşil çimende,
bir ayağım mavi denizde.
Altın güneş tepemde
bir papatya içinde.
Az ötede kuru kalabalık
ve biz burada tamız.
Bakmadan sağa sola
birbirimize karışmışız.
Bıraktık eksikliğimizi
tutuştu kalbimizin ritmi.
Bir adım metrekare
birleşen hayatlar
ötesi soğuk,
üşür şarkılar.
Düşersin kalabalığa
yine kararır dünya.
Bir adım metrekare
sarılma alanı
sevdanın başkenti burası.
Yani demem o ki dostlarım.
Varmak isterseniz
Galikya'ya siz de
kalmalısınız
kalbinizin attığı yerde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder